Beyin Egzersizleri
  Hafıza Sorunları
 
Bilgi bize çevremizden ulaşır. Bir çocukta algısal süreç bozukluğu varsa, bu bilgi karışmış ve hatırlama fonksiyonunu etkilemiş olabilir. Asuman BİRDAL
http://www.ingilish.com/
HAFIZA VE HAFIZA SORUNLARI
1. GENEL NİTELİKLERİYLE “HAFIZA”
1.1. Hafıza ve Tanımı: Kısaca hafızayı tanımlamak gerekirse, hafıza bir insanın aklında  tutabileceği birçok şeyden daha fazlasını kapsayan, çok farklı ve karmaşık  bir süreçtir. Akılda tutulması gereken şeyi, hatırlama ve hafıza bankasında  depolanan bilgiye ulaşma birtakım stratejiler gerektirir. Bazı kişilerin hafızaları diğerlerine göre daha iyi hatta mükemmel  diye tanımlanırken gerçek olan şu ki birçok insan hafızasını etkin ve  verimli kullanmayı sağlayacak stratejilerden yararlanmamaktadır. Verilen  işin gereklerini ya da istenileni anlama, stratejileri kullanmayı bilme, bu  stratejileri etkili bir biçimde kullanma ve depo edilmiş bilgileri ne  şekilde bulup çıkaracağını öğrenme becerisini edinme yukarıda bahsedilen  öğrenme, unutma durumları için çözüm teşkil edebilir.Eğitimde öğrenme  yetersizliği sorununu yaşayan öğrenciler içinse sorunun çözümünün temelinde  bu stratejileri öğrenme ve kullanabilecek düzeye gelmek için edinme yer  alır.
Bilgi bize çevremizden ulaşır. Bir çocukta algısal süreç bozukluğu varsa, bu  bilgi karışmış ve hatırlama fonksiyonunu etkilemiş olabilir. Bilginin  yorumlanmasında (algılama) bir sorun yoksa, onu kısa süreli hafızaya  kaydetmek için, çocuk dikkat kesilmek durumundadır. Çocuğun dikkat  yetersizliği gibi bir rahatsızlığı (ADD) olması halinde ise, hatırlama  fonksiyonu (hafızanın işleyişi) kesin olarak engellenmiş olacaktır.  Görülüyor ki, öğrenme özürlü çocukların çoğu, bilgiyi kısa süreli  hafızalarına kaydetmezler bile. Unutmazlar; sadece, onu ilk etapta  hatırlayacak strateji ya da süreçten yoksundurlar. Bilgi bir kez kısa süreli  hafızaya girdi mi, onu uzun süreli olarak kaydetmek için birşey yapmak  gerekir. Kısa süreli hafıza çok kısasıdır; süresi muhtemelen sadece 30 sn. dir.  Görülüyor ki, akılda tutulacak bilgiyle ilgili birşey yapmaz, bir çaba  göstermezseniz, o bilgi kaybolur, gider. Bilgiyi uzun süreli belleğe geçmesi  için, ki buna zaman zaman "uzun süreli belleğin depolanması" da denir,  bilgiyi temsil etmek, onu işlemek, başka deyişle prova yapmak ya  datekrarlamak şarttır.
 Örneğin; bir daha hiç görmeyeceğinizi düşündüğünüz birisiyle  tanıştırıldınız; bu nedenle, adını aklınızda tutmak için birşey  yapmıyorsunuz. Bir ay sonra bir yerde karşılaştınız ve adını  hatırlamıyorsunuz. Adını hatırlamak için, isminin baş harfini bir  karakteristikle birleştirmek veya benzer isimdeki bir kişiyle onun yüzü  arasında bir bağlantı kurmak gibi bir yol deneseydiniz belki de  hatırlardınız. (Bu örneğe uyan, bir yabancı dil öğretim kitabında (“Matters  Pre-Intermediate” yer alan bir metin örnek olarak bu çalışmanın  sonunda-EK’te- verilmiştir.
Bu çalışmada dikkat edimesi gereken husus gerek  hatırlamak ve gerek unutmak için metinde yer alan kişlerin çeşitli  stratejilere başvurduğu ve bunlardan yararlandığıdır.) Okul ortamlarında, öğrenme özürlü öğrencilerden, birinin adından  çok çok daha karmaşık bir bilgiyi hatırlamaları istenmektedir; ancak, bu  konudaki süreç değişmez, aynıdır. Bilginin uzun süreli hafızaya kaydolması  ve istenildiğinde bulunup çıkarılabilir durumda olmasını sağlamak için, onun  üzerinde etkili olmaları, onu işlemeleri gereklidir. Öğrenme özürlü öğrencilerde, hafıza süreci içinde herhangi bir  yerde bir aksaklık, bir duraksama görülebilir. Bu çocukların; çoğu kez, bir  hatırlama stratejisine ihtiyaçları olduğundan bile haberleri olmadığı gibi,  içe bakış ya da kendileri hakkında derinlemesine sorgulayabilirlik ve kendi  sorunlarının (özürlerinin) farkında olmaları olasılığı da daha azdır.  
Hatırlama güçsüzlüklerini telâfi etmek yerine, ev ödevlerini akılda  tutmaları için gerekli stratejilerin, örneğin özel bir deftere not  almanınöğretilmesi daha etkili olabilir. Anahtarlarını hep yanlış yere  koyuyorlarsa, evin içinde her zaman anahtarları bulundurabilecekleri bir  yerin (dolap vs.) bulunmasına yardımcı olunabilir. Bu tip stratejiler öğretilebilir. Hatta öğrenme bozukluğu olan  çocuklar, belirli stratejileri nasıl kullanacaklarını öğrendiklerinde,  öğrenme becerileri de gelişir;böylece öğrenme stratejilerini edinme öğrenme  becerilerini edinmelerine yönelik kapı açılmaktadır.
1.2. Hafızanın Aşamaları: Öğrenilen bilginin hafızaya yerleşmesi üç aşamada  gerçekleşmektedir. Bu üç aşama Doğan Cüceloğlu(1997:198) tarafından  aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır: Kodlama(coding): Dış dünyadaki uyarıcıların belleğe kaydedilebilecek biçime  dönüşmesi. Depolama(storage): Kodlanan bilginin tutulması Ara-bul-geriye getir(retrieval): Depolanan bilginin gerektiği zaman aranıp  -bulup çıkarılması. KodlamaAra-bul-geriyegetir Depolama Belleğe yerleştirilir Bellekte tutulur  Bellekten çağrılır Bu üç aşamayı Doğan Cüceloğlu(1997:170) şu örnekle açıklamıştır: Ilkokul birinci sınıfta alfabeyi öğrenmeye çalışan bir öğrenciyi düşünelim.  Öğretmen tahtaya “A” harfini yazar ve harfin nasıl okunduğunu söyler. Bir  süre sonra öğretmen harfi tahtaya yazar ve diyelim ki Ali’den okumasının  ister. Ali “A” harfinin doğru olarak söyler. Ali’nin “A” harfini söylemesi  onunu belleği sayesinde olmuştur. Yukarıdaki üç aşamaya göre: a.Ali öğretmen harfi gösterdiğinde bu harfi diğerlerinden farklı biçimde  belleğine kodlamıştır. b.Kodlamadan sonra geçen süre içersinde kodladığı bilgiyi bir yerde  depolamıştır. c.Öğretmen yeniden sorduğu zaman Ali depolamış olduğu bu bilgiyi bulmuş ve  geri getirmiştir.
1.3. Hafıza Türleri: Birçok kaynakta genel olarak iki türlü hafızadan bahsedilmektedir. Doğan  Cüceloğlu da bu iki türü diğer kaynaklarda da belirtildiği gibi kısa süreli  ve uzun süreli olarak ikiye ayırmış; bazı psikologların “duyumsal bellek”  diye adlandırılan bir türden bahsetmesine rağmen kendisi kitabındaki  sınıflandırmasında bu tür hafıza türüne de kısa süreli hafıza içersinde yer  vermiştir. Buna göre hafıza türlerini tanımlayacak olursak:
Kısa süreli hafıza: Öğrenilen bilginin otuz saniyeyi geçmeyen hatırlama  durumlarında görülmesi. Biyofizik bir süreçtir.
Uzun süreli hafıza: Otuz saniyeyi geçtikten sonra hatırlanan her bilgi veya  olay uzun süreli bellekten çağrılır. Biyokimyasal bir süreçtir. Bir bilginin  uzun süreli belleğe girmesi protein sentezi ile gerçekleşmektedir. Hem kısa süreli bellekte hem de uzun süreli bellekte “kodlama”, “depolama”  ve “ara-bul-geriye getir” süreçleri yer almaktadır. Doğan Cüceloğlu’nun iki türe sınırlandırılmış hafıza modeline karşın, “Bilim  ve Teknik” dergisinde yer alan son araştırmalara baktığımızda hafıza  türlaerinin iki ile sınırlandırılmadığını görmekteyiz.
Son araştırmalara  dayanarak varılan bu kaynaktan elde deilen verilere göre kısa ve uzun süreli  hafızanın dışında “işlek bellek” diye bir hafıza türünün bulunduğu ve bu  hafıza türünün okuma ya da matematik problemi çözmek gibi hem kısa hem de  uzun süreli hafızanın kullanılmasını içerdiği belirtilmektedir. Buna örnek  olarak “bisiklete binmek” verilmiştir; çünkü hem o anda denge korumayı  sağlamak gerekmekte hem de gerekli kas hareketleri anımsanmaktadır. Ayrıca  bilim adamları yabancı dilde konuşmanın bu dildeki sözcükleri, bunların  anlamlarını ve doğru kullanımlarını içerdiğini söyleyerek(dolayısıyla bu tür  bir çalışma uzun süreli hafızanın ürünüdür) uzun süreli hafızanın tek bir  işlemden oluşmadığına karar vermişlerdir yine “Bilim ve Teknik” dergisinde  belirtildiği üzere. Buna göre uzun süreli hafıza da aşağıdaki grafikte  verildiği üzere çeşitli bölümlere ayrılmaktadır.
1-HAFIZA
Uzun süreli hafızanın alt bölümlerini oluşturan bu hafıza türleri de “Bilim  ve Teknik” dergisinde şu şekilde açıklanmıştır:
Açık hafıza: Istemli olarak, anımsanarak, sözlü olarak ifade edilebilecek  anılarımızdan oluşur. Örneğin, bir dizi sözcük verilerek bu özcüklerin  tekrarlanmasının istenmesi durumunda “açık bellek” kullanarak bu işlem  gerçekleştirilmiş olmaktadır.
Örtük hafıza: Açık belleğin karşıtı olarak tanımlanmaktadır. Anıların tekrar  yoluyla ya da pratikle birikmesidir. Kayak yapmak ya da bisiklete binmek  örnek olarak verilebilir.
Olaysal hafıza: Kişinin başından geçen olaylardan ve özel durumlardan  oluşmaktadır.Sözgelimi ilk kez New York’ta tiyatroya gitmiş olmak gibi.
İlentilendirme hafızası: Sembollerin yorumlanmasında ve yapılandırılmasında  kullanılan bilgilerden oluşur. Örneğin, New York’la ilgili bu tür bir anı,  bu kentin ABD’de olduğu , yüzölçümü,burada Birleşmiş Milletler binasının  bulunduğu gibi bilgilerle ilgilidir.Kişinin New York’ta yaptığı bir geziyle  olmak zorunda değildir.
Görüldüğü gibi insan hafızası genel olarak iki türle sınırlandırılsa bile bu  kadar basit bir yapıya sahip değildir; görünen basit yapını altında  karmaşıkbir yapı yer almakta, hafıza va hafıza işlemleri bu karmaşık  yapıların ürünü olmak durumundadır. Çocuk ve Hafıza: Bebeklik dönemindeki hafıza ve hafıza gelişimi ile yetişkinlerde görülen  hafıza ve gelişimi çok farklı olduğundan dolayı bebeklik ve ilk çocukluk  dönemindeki çocuklarda “hafıza” konusuna ayrı bir şeklide değinmek daha  faydalı ve açıklayıcı olacaktır. Ayrıca bu dönemdeki çocukların hafızalarını  geliştirmelerine yardımcı olabilmek için de bazı stratejilerden yararlanmak  gerekmektedir ki strateji uygulama bilincine ve yetisine sahip olmayan  bebeğe geleceğe yönelik yol açılmış olsun. Jennifer Hollowell tarafından Internet’te yayınlanan “Children and Memory”  adlı bir makalede altı aylık çocuklarda 24 saatlik hafıza, 16 aylık  çocuklarda 4 ay hafıza kapasitesi bulunduğundan bahsedilmektedir. Bu yaş gurubundaki çocukların hafıza gelişimi için verilen öneriler şu  şekilde yer almaktadır: 1
. Hafıza gelişimi için düzenli olarak tekrar ve pratik yapılmalı.
2. Az az öğretilmeli; başka bir deyişle öğretilecek bilgiler zaman yaılmalı;  öğretilmek istenen davranışların hepsi birden verilmeye çalışılmamalı.
3. Bu yaş gurubundaki çocukların hatırlama kavramında “bağlam” önem  taşımaktadır. Örneğin farlı yerlerde gördüğü aynı kişiyi giysi değişikliği  yüzünden tanımayabilirler.
4. Özellikle ilk 18 ay bebeklerin düzenli ve uygun beslenmesi daha sonra  hafıza üzerinde etki yapmaktadır.
 2. HAFIZA SORUNLARI
Hatırlama ve unutmaya yönelik elde edilen bulgular bu konunun tarihsel  süreci içersinde çeşitlilik göstermektedir. En son bulgulardan olan Daniel  Schacter’in 2001 Mayıs ayında “Psycology Today” adlı dergide bulunan ve  Internet üzerinden yayınlanan makalesinde yer alan, bu konuda yazdığı  kitabın özet niteliğinde olan bu çalışmanın sonuçlarına baktığımızda “Seven  Sins Of Memory” başlığı altında yer alan bu makalede hafıza ile ilgili öne  sürülen yedi sorun şöyle özetlenebilir(Metin Ingilizce olduğundan dolayı  kavramlar Ingilizce’den Türkçe’ye çevrilmiştir.):
1.Dalgınlık(Absentmindedness): Dikkat ve hafıza arasında yaşanan bir  sorundur. Hatırlamamız gereken şey üzerinde yoğunlaşılmamasından  kaynaklanır. Örnek olarak anahtarları yanlış yere koyma, randevu unutma  verilebilir.
2.Geçicilik(Transience): Zamanla hafızanın zayıflaması ya da kaybolması  olarak tanımlanabilir. Zaten hafıza problemlerinin temel özelliği de budur.
3.Engelleme(Blocking): Hatırlanmaya çalışılan bilginin engellenmesidir. Yüz  ile ad eşleştirmemesi yapamamak , bir bilgiyi günler sonra hatırlamak bu  hafıza sorununa örnek olarak verilebilir.
4.Yanlış adlandırma(Misattribution): Hafızayı yanlış kaynağa yönlendirme,  gerçekle hayal kurulan şeyi karıştırma, arkadaşının söylediğini zannetiği  şeyi aslında gazetede okumuş olma gibi.
5.Telkin(Suggestibility): Soru yorum ya da tekliflere telkinle bir kişinin  geçmişi hatırlamaya çalışırken kafasına birşeyler sokmak. 6.Yönlendirme(Bias): Şu anki bilgi ve inançların, geçmişin hatırlanması  üzerindeki etkisi. Bu durumda geçmiş gözden geçirilir ve yeniden yazılır. 7.Israrcılık(Persistence): Unutmayı istediğimiz şeyin unutulamaması, akla  gelinmesi istenmediği halde akıla gelmesi. Örneğin işte yapılan bir gaf,  önemli bir sınavda alınan bir sonuç bu guruba girmektedir. Sinirdilbilimdeki gelişmeler beynin nasıl öğrendiğini ve hatırladığını  görmeye imkan sağlamaktadır.Bu da yedi sorunu açıklamakta yardımcı  olmaktadır.Ayrıca bu çalışmalar hafızada bir başarısızlık /hata meydana  geldiğinde kafamızın içinde neler olduğunu görmemizi sağlamaktadır.
3. HATIRLAMA ve UNUTMA
3.1.Neden Unuturuz?
EK’te verilen ders kitabı hakkında yukarıda yapılan açıklamada da  belirtildiği gibi hatırlama ve unutmaya yönelik özel durumlar yer almakta ve  hafıza konsu içersinde ayrı olarak değerlendirilmeleri gerekmektedir. Bu  doğrultuda Doç Dr. Hasan Bacanlı’nın (2001:227) kitabında yer verdiği üzere  unutmanın nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
1.Kullanılmayan bilgiler unutulur.
2.Örgütlenmemiş bilgilerin iyi yerleşmemesi(Piaget’e göre dengelenmenin  sağlanamaması)
3.Işimize gelmeyen olayları unuturuz; baskı uygularız.( Schacter’in “Seven  Sins” iddiasını göz önüne aldığımızda bu maddenin ordaki  Israrcılık(Persistence) başlığına denk geldiğini görürüz.)
4.Yeni yaşantılar edindikçe eskileri unuturuz.(Bu da Yönlendirme(Bias)  ilkesine denk düştüğünü görürüz.) Unutmayı Önlemek Için Neler Yapılabilir? Hasan Bacanlı (2001:228) yukarıda değindiği unutma nedenlerine aynı zamanda  çözüm teşkil edecek şekilde unutmayı önlemek için neler yapılabilir buna  değinmiştir. Bunlara göz atacak olursak:
1.Öğrendiklerinizi kullanın.
2.Dengelenme ve örgütlenmede herhangi bir sorun varsa anlamlı hale getirin.  Ve edindiğiniz bilgiyi ayırt edici konuma getirin.
3.Baskıyı hoş ve tehdit etmeyen bir biçime getirmeye çalışın.
4.Ket’ e karşı kontrol süreçlerine başvurun. Ket vurma ihtimali olan  öğrenmeleri birbirinden uzaklaştırarak öğrenin.
3.2.Unutturma ve Unuturma Yöntemleri:
Hatırlama kadar bazen - yedi sorunun da içinde yer aldığı gibi- unutmak da  gerekmektedir. Doç.Dr. Hasan Bacanlı(2001: 224-5) unutmaya yönelik olarak  insanların başvurduğu kavramları şöyle açıklamaktadır: Unutma: Unutulması istenen davranışı harekete geçiren uyarıcı organizmadab  uzak tutma. Sönme: Tekrar yapılmaması karşısında gözlenen davranışın sönmesi, ortaya  çıkmaması. Bastırma: Bir davranışın ortaya çıkaması istendiğinde ödül yerine ceza  yöntemine başvurulabilir. Davranış Değiştirme Yöntemleri: Doç. Dr. Hasan Bacanlı(2001:226-7)’ya göre unutma davranışın  değiştirilmesiyle ilgilidir ve bunu gerçekleştirebilmek için aşağıdaki  yöntemlere başvurmanın unutma ve öğrenmeye yönelik olumlu sonuçlar  getireceğinden bahsetmektedir. Yorma: Biyolojik olarak yorulma hali ortaya çıktığında istenmeyen davranışı  sergilemeye bireyin halinin kalmaması. Çatışan uyarıcı verme: Sakız çiğneyerek sigarayı unutma bu duruma örnek  olarak verilebilir. Yavaş yavaş alıştırma: Durumu, tepki göstermeye değer bulmama. Bunun nedeni  daha önemli bir uyarıcı ile karşılaşılmasıdır.
4. HAFIZAYI GELIŞTIRME YÖNTEMLERI
4.1. Altı Aşamalı Hafıza(Bellek) Geliştirme Yöntemi: Doğan Cüceloğlu(1997:191-2) hafızayı geliştirmek için altı aşamalı hafıza geliştirme yöntemi ortaya atmıştır. Buna göre:
Aşama 1: Gözden geçirin: Öğrenmek istenilen malzemenin gözden geçirilmesini  ve nasıl düzenlendiğinin incelenmesini içermektedir.Konu ana hatlarıyla  düzenlenip kendi kelimelerinizle ayzılabilir. Daha sonraki aşamalarda da  okunulan bilginin özetin neresinde yer aldığı akılda tutulursa öğrenmek  istenilen bilginin bu şekilde örgütlenmesinin yararı ortaya çıkar.  Örgütlenerek organize edilerek çalısılan bir bilginin belleğe ne kadar  yardımcı olduğu bu şekilde görülebilir denmiştir.
Aşama 2: Soru hazırlayın: Örgütlenen her bölümle ilgili soru hazırlanmasını  içermektedir.
Aşama 3: Okuyun: Hazırlanan sorulara cevap aracasına okuma yapılmasını  içermektedir.
Aşama 4: Ilişkiler kurun: Sorulara cevap verdikçe bölümler arsındaki  bağlantıların neler olduğunun anlaşılmaya çalışılmasını içermektedir.
Aşama 5: Tekrar edin: Her bölüm bitirilince birkaç kere tekraredilmesini ve  o bölümde hatırlanmasında zorlanılan kavramların farkına varılıp özellikle o  kavramların gözden geçirilmesini içermektedir.
Aşama 6: Yeniden gözden geçirin: Konunun ve bu aşamaların tam olarak yapılıp  yapılmadıığının gözden geçirilmesidir.Bu aşamada konunun temel bölümlerinin  ve bu bölümlerdeki temel kavramların hatırlanılması gerekmektedir.
Doğan Cüceloğlu bu aşamaların örgütleme, ayrıntılama ve ara-bul-geriye getir  içinde yer alan alıştırma yapma ilkeleriyle gerçekleştirildiğini söylemekte,  Bu aşamaların okullarda ve diğer eğitim kurumlarında uygulanırsa başarıya  ulaşılabileceğini belirtmektedir.
4.2.Eğitimde Hafıza ve Hatırda Tutmanın Ölçülmesi: Hatırlama: Öğrenciye soru sorarak cevap beklendiğinde öğrenciden hatırlaması  beklenmektedir. Tanıma: Verilen seçenekler arasından istenileni seçip ayırma(Çoktan seçmeli  soruların yanıtlanması) işlemini yapan öğrenci tanıma işlevini  gerçekleştirmektedir. Tasarruf: Öğrenilen bilginin yeniden öğrenilerek bir önceki bilgilerden bir  kısmı da olsa hatırda kalacağından öğrenmenin kolaylaşması, sağlamlaşması. Yukarıda verilen tanımlar hatırda tutulup tutulmamanın ne kadar  gerçekleştiğini ölçme yöntemleri olup daha çok öğretmenin bunu yaparken  kullandığı tekniklere örnek oluşturacak durumdadırlar. Bunun dışında da  öğretmenler, gerek test teknikleri gerek sınıf içi aktivitelerde  kullandıkları yönergeler ve yine testlerle öğrencilerin hafızalarını  ölçmektedirler.
Bilinmesi gereken en önemli uygulama şudur ki bunların yanında öğrencinin de  nasıl daha iyi öğreneceğine yönelik öğrencinin bilgilendirilmesi ve  öğrencinin bu stratejilere başvurarak ve genel hafıza geliştirme  tekniklerinden yararlanarak öğrenmelerini geliştirmeleridir. Bunun yanı sıra  öğretmenlerin yukarıda verilen tekniklere başvurarak öğrencilerin hatırda  tutma dereclerini ölçmelerinin dışında öğrencilerin de kendi kendilerine  hatırda tutma derecelerini ölçebilmeleri ve kendilerini değerlendirebilecek  yetiye sahip olmaları gerekmektedir ki uzun süreli olarak hafıza gelişimi  sağlanabilsin. Bireysel uygulamaya elverişli olması sebebiyle Doğan  Cüceloğlu’nun altı aşaması bu çalışma için yararlı olabilir; öğrenci bu  konuda biliçlendirilebilir ve kendisinin hatırda tutma derecesini  ölçebilmesi sağlanabilir.
 
  Bugün 6 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol